16 Şubat 2015 Pazartesi

Lindos ve kelebekler Vadisi


Rodos'ta ikinci günümüzde bir gün önceden ayarladığımız kiralık aracı almak için eski şehrin çıkışlarından St. Catherine Kapısı (Azize Katherina Kapısı)'ndna çıkıp hemen yakındaki park alanında arabayı getiren beyefendi ile buluştum. Çok kısa bir iki işlemden sonra anahtarı aldım ve otelde kahvaltı yaptıktan sonra Lindos'a doğru yola çıktık.

Rodos'a geldiğimizde artık hava iyice sıcaklaşmaya başlamıştı ve o gün özellikle felaket bir sıcak vardı. Benim tavsiyem kimse Ağustos ayında Rodos'a gitmesin. Hatta kimse klimalı ofislerinden ayrılmasın:))
Lindos Rodos'ın merkezden sonraki en büyük yerleşim alanlarından biri. Dar sokakları, eşekle çıkılan kalesi ve harika plajlarıyla görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Tüm turistler için böyle olduğundan müthiş bir kalabalık var ve her şeyin fiyatı aşırı pahalı.

Azize Katherina Kapısı çevre yoluna çok yakın olduğundan tabelaları takip ederek Lindos yoluna çıkıyoruz. 40 km'lik kısa bir yolculuktan sonra Lindos'a geliyoruz ve plaj kısmında bir yere arabamızı park edip gezmeye başlıyoruz.


Delicesine bir kalabalıkla şehri gezmeye başlıyoruz. Ama bu kalabalık sadace insanlara ait bir kalabalık değil maalesef. Lindos'ta 125 m yükseklikte akropole çıkmak isteyen turistler için hazır tutulan turistik eşekler de adadaki kalabalık ve izdihamda katkısı var. Zavallı eşekler birbirlerine bağlanmış yakıcı sıcağın altında insanları taşıyorlar. Acımaktan hayvanlara binmeyi düşünmedik bile. Zaten 50 derece sıcakta klimasız herhangi bir araçla oraya tırmanmam için bana birinin 300-400 Avro vermesi gerekirdi:) E para veren de olmayınca tabi ki çıkmadık.
Biz Lindos'un çok iyi korunmuş evlerinden oluşan sokaklarda gölge peşin dekoşarak gezip fotoğraf çekip vakit geçirdik. Manzarası harika bir lokantada bir şeyler yeriz diye düşündüysek de fiyatları görünce vageçtik. Kalabalıktan iyice bunalınca gitmeye karar verdik ve o küçücük yerden arabamızı alıp çıkmamız neredeyse 45 dakika sürdü.


Lindos ile ilgili kısa bir araştırma yapan herkes o büyüleyici güzellikteki St. George Plajını da görmüştür. Biz de gördüğümüzden o yakıcı sıcağın altında gidip bakalım ve hatta orada denize girelim dedik. Ama ne büyük bir hata yaptığımızı gidince anladık tabi. Bırakın yer bulmayı 2-3 gün önceden rezervasyon yaptırmamız gerekiyormuş. Çok güzel bir plaj ve minik bir şapel var yanında. Rodos'lu gelinler için önemli yerlerden biriymiş burası öğrendiğimiz kadarıyla. 
Neyse biz bilemedik, siz bilin rezervasyon yaptırın ve orada denize girin.



Lindos'tan ayrılıp Faliraki'ye gidip denize girmeyi hedefliyorduk ama o sıcakta tam öğlen güneşinde denize giremeyeceğimizi anlayınca daha serin olur umuduyla Kelebekler Vadisi'ne gitmeye karar verdik. 
Kelebekler Vadisi rengarenk lebeklerin bir arada bulunduğu, ağaçların, derelerin, küçük şelalelerin aktığı güzel bir tabiat parkı. Kesin gidilmeli diyemem belki ama vaktiniz varsa binlerce kelebeğin içinde gezmek güzel oluyor.



Vadiden ayrıldıktan sonra artık denize girebileceğimiz saatler gelmişti. Faliraki plajına gittik ve biraz da sakinleşen denizde çok güzel saatler geçirdik. İnsanlar bizim tersimize kızgın güneşte deniz girip güneş gidince denizden kaçıyorlar. 
Akşam otele döndüğümüzde arabayı yine aynı yerde firmaya teslim ettik. Bu arada fotoğraf makinemizi de arabada unutmuşuz. Telefonla aradığımız yetkili ertesi gün sabah tam 07:00'de makineyi getirdi. Bi de üstüne bizi limana bıraktı:)
Rodos'ta son akşamımızda otelde dinlenip duş aldıktan sonra eski şehiri gezmeye ayırdık. Henüz keşfedemediğimiz sokak va caddelere girdik. Osmanlı eserlerini ziyaret ettik, ufak tefek hediyelik bir şeyler aldık. 
Akşam yemeği için bir gün önce gittiğimiz lokantanın yanındaki Sea Star'a gittik. Menümüz neredeyse aynıydı, deniz ürünleri-salata:)
Giderken ki hedefimizi gerçekten tutturduk içimiz dışımız harika deniz ürünleriyle doldu. Bir daha asla o kadar sıcak bir mevsimde gitmem ama sırf deniz ürünleri için tüm adalara tekrar tekrar gidebilirim. 
Sea Star'da ahtapot ızgara, kalamar dolması ve midye yedik. Bu sefer 30 Avro hesap ödedik.
İlerleyen saatlerde eski şehirin meydanında Sokrates Caddesi'nde gezimizin ilk ve tek turist kazığını yedik. Fiyat sormadan ve menü bakmadan mecburen- ihtiyaçtan oturduğumuz bir kafede iki frappeye 16 Avro hesap ödedik. Melo ile yaşadığımız şoku atlatmamız pek kolay olmadı. Ben her fırsatta halen bunu dile getiriyorum. Ama buna en büyük sebep Rodos'ta tuvalet bulamamamız oldu. Aslında tuvalet bulduk da üzerimizde 0,25 cent olmadığından tuvalete giremedik. Kısacası tuvalet konusunda azıcık uyanık olmak lazım. Kafe, lokanta araştırırken tuvalet de araştırmak lazımmış:)
Bu maceradan sonra gece hiç yapmadığımız bir şey yapıp dışarı çıkalım dedik. Bir kaç mekana gittik oldukça kalabalıktı. Rodos eski şehir içinde bar ve kulüplerin bulunduğu bir sokaktaki mekanlardan birine oturup bir kaç saat vakit geçirdik. Erken kalkacağımız için çok geç kalmadan otele gittik ve yattık. 
Sabah 08:00 feribotuyla istikamet Kos....Geldiğimiz yolu geri dönüyoruz...

Hacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder