24 Aralık 2014 Çarşamba

Gez Dünyayı, Ye Konya'yı-I

Yirmi yıl önce Karadeniz'den yola çıkan bir Şahin dolusu aile üyesiyle ülke çapında akraba turuna çıkmıştık. Klimasız mavi bir Şahin'le yazın bağrında Giresun'dan, İstanbul, Bursa, Aydın, Konya ev Ankara'ya gidip 15 gün gezip yuvamıza geri dönmüştük. Bu gezinin tek akrabasız lokasyonuydu Konya. Hepimiz ilk defa gitmiştik, bir yer bilmiyorduk, ilk defa otelde kalmıştık.Yani benim için tüm gezinin en heyecan verici durağıydı ve o an 2-3 yıl sonra uzun soluklu bir ilişkimizin başlayacağının henüz farkında değildik...
İkinci karşılaşmamız bu geziden üç yıl sonra oldu. Bir gece kalıp gezip tozup eve gitmek güzeldi de, üniversite için dört yıl burada olacağını bilmek hiç zevkli değildi...
Geriye dönüp baktığımda çok güzel günler geçirdim demek isterdim ama ilk aklıma gelen çok soğuk günler geçirdim oluyor vallahi... Yani bir soğuk ancak o kadar soğuk olabilir...Nasıl anlatsam bilmem ki bir memleket daha da soğuk olamazmış gibi geliyor bana...Daha da soğuk bir memlekete gitmedim gerçi bu ondan da olabilir tabi...
Dört yıl da böyle geçirdikten sonra ben artık sevgili yuvam İstanbul'a dönüp Konya'
yı unutmuştum ki çeşitli sebeplerle gezmek için Konya'ya yolum düştü tekrar...
Konya'yı aile gezisi ve üniversite hayatı dışında başka bir gözle görmeme sebep olan bu gezileri her zamanki seyahat ekürim Melo ile yaptık. Ve üstad Vedat Milor'u takip ederek gezerken başlığı terennüm edip durduk...Gez dünyayı, ye Konya'yı...
Üniversite hayatında insan damak tadına bu kadar düşkün olmuyor mu acaba, ya da ne yaptığının farkında olmadığı gibi ne yediğinin de mi farkında olmuyor bilemiyorum…Kokusundan fellik fellik kaçtığım küflü peynirine aşık oldum, ya ben bunu sevmiyorum dediğim Fırın Kebabı rüyalarıma giriyor artık...
Kısaca Konya ile ilişkim aslında son iki geziyle asıl anlamını kazandı diyebilirim...
Bu yazıyı okuyan birileri olursa ya yarım sayfa yazmış Hz. Mevlana'dan ya da Şemsi Tebrizi'den hiç bahsetmemiş yuhh diyebilir... İnternette konu hakkında o kadar çok kaynak varki benim satırlarım zaten iki muhteremi anlatmaya yetmeyecektir. O yüzden bu yazı Konya'nın yemem - içme dünyasında yenen hakkını teslim etmeyi hedefliyor...
Takip edenler bilir Vedat Milor'u her ikisi de Konya'lı olan babaannesi ve dedesi büyütmüş. Bu yüzden kendisinin Konya mutfağına ilgisi ve beğenisi çok yüksek. Onun rotasını izledik ve son iki gidişimizde de kendimizden geçtik...

Gez Dünyayı Ye Konya'yı II

Hacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder