Selçuk’ta ikinci gün otelde bir şeyler atıştırdıktan sonra
bu sefer rotamızı Şirince’ye çevirdik. Bu şekilde çok popüler köylere çok fazla
beklentiyle gitmemek gerekir. Ve hatta deli bir kalabalığı ve orijinal diye
yalan söylenen bir sürü sahte ürünü almayı da göze almak gerekir. Biz bunları
zaten bildiğimizden çok bi beklentiyle gitmedik ve zaten gitme amacımız da hem
o kadar yakına gelmişken köyü görmek hem de Sevan Nişanyan’ın bir köyün
kaderini nasıl değiştirdiğini ve mükafatının nasıl cezaevi olduğunu görmekti
biraz da.
19 Mayıs olması sebebiyle köyde erken saatlerden başlayan bir
kalabalık vardı, biz erken gidip erken çıktık ama eminim ilerleyen saatlerde
iğne atsan yere düşmezdi. Köyün içerisinde tabelalarla gösterilen ücretli
otoparklardan birine arabamızı bırakıp bir kahve içip köyde biraz dolaştık.
Böyle yerleri gezerken aklıma hep aynı şey geliyor. Anadolu’nun dört bir
yanındakini turistik köylerde ve turistik tarihi çarşılarda nasıl bu kadar adi
ve çakma ürünler satılabiliyor anlamıyorum. Enteresan…
Köyde biraz dolaştıktan sonra Nişanyan Konakları’na gitmek için tırmanmaya başladık. 10-15 dk yürüdükten sonra konakların olduğu alanı bulduk ve bahçesine girdik. Evlerin bulunduğu bahçe içerisinde vadiye hakim konumda çok güzel bir verandaları var. O verandada oturduk ve çalışanlar bize kahve ikram ettiler. Hatta otel çalışanlarından Elif bize kendi ürettikleri baldan bile verdi. Çok büyük bir emek ve zevk ürünü olan Nişanyan Konakları’nda kalmadık ama Şirince’nin deli kalabalığından sonra bir saat o sakin vadide takılmak bize baya iyi geldi.
Oradan çıktıktan sonra tekrar köye indik ve arabamızı otoparktan alıp bu sefer Matematik Köyü’ne gittik. Kişisel emeklerle kurulmuş böyle alanlar her zaman ilgimizi çekti. Köyün üst tarafında arabamızı parkedip kısa bir mesafe yürüdük ve köyün içerisinde bir tur attık. İnanılmaz bir emek ve özveriyle kurulmuş bir yer olduğu belli.
Şirince gezimizi tamamladıktan sonra bu sefer Selçuk’a geri
döndük ve senenin ilk deniz sefası için Pamukçuk Plajı’na gittik. Kumluk ve
tabi mevsim itibariyle oldukça sakindi ama bir daha gitsem Kuşadası’na gidip
Davutlar Milli Parkı’nda denize girerdim. Siz öyle yapın…
Denizden sonra akşam odamıza geldik ve biraz dinlendikten
sonra akşamı geçirmek için Kuşadası’na gittik. Kuşadası- İzmir arası 20 km ve
yollar çok güzel. Akşam Kuşadası’nda yemek yedik, gezip dolaştık. Üstüne bir de
Halil Sezai konseri dinlemek zorunda kaldık. 19 Mayıs sebebiyle belediye konser
düzenlemişti ve ister istemez kulak misafiri oldukJ
Kuşadası meraklısı için çok güzel bir belde. Ama şehir
merkezi her yerle aynı. Aynı mimari, aynı ucuz turist dükkanları, aynı lezzetsiz
yemekler…Üzerine bir şey yazabilecek kadar da kalmadık zaten. Gece otelimize
döndük ve yattık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder