Rodos'tan Bodrum'a haftanın her günü gemi olmadığını öğrenince dönüşümüzü Kos üzerinden yapmak zorunda kaldık. Aslında bu bir açıdan da iyi oldu. Kos'ta gidemediğimiz yerlere de bu şekilde gitmiş ve görmüş olduk. Rodos'tan hareket eden gemimiz dönüşte Simi'ye uğradı ve o harika yeri tekrar görme şansına eriştik böylece:)
Kos'a ulaştığımızda limanın hemen karşısında bulunan bir seyahat acentasından 17:00 gemisi için bilet aldık ve çantalarımızı da oraya bıraktık.
İlk işimiz merkeze 4 km uzaklıkta bulunan Asklepion'a gitmek oldu. Merkezden bindiğimiz belediye otobüsüyle ulaştık biz ama çok gürültülü, seyirlik, turistik trenle de gidilebiliyor buraya. Asklepion Atina'da yer alan Epidauros ile birlikte Yunanistan'ın en eski tarihi eselerinden birisiymiş. Kapısına kadar otobüslerin gittiği alanın girişinde ödeme yaptığınız bir alan var. Yanlış hatırlamıyorsan giriş 4 Avroydu. Ödemeyi yaptıktan sonra ana alana giriyorsunuz ve bölüm bölüm geziyorsunuz. Hipokrat tarafından kurulan hastane ve okul hakkında şu sitede gayet güzel bilgiler buldum.
Asklepion'u gezdikten sonra yine otobüsle geri döndük ama Melo'nun memleket sevgisinden geldiğimizden beri gitmek istediği Türk mahallesi Platini'de otobüsten indik. Melo burada çok güzel deniz ürünleri yiyeceğimizi hayal ediyordu ama kendisine de dediğim gibi bırak Kos gibi bir adayı dünyanın ana karaya en uzak ıssız adasında bile yaşasalar Türkler deniz ürünü pişirip bu işte ustalaşamazlar:)
Bu konuda baya bir iddalaştık ama Platini'deki tüm lokantalarda kebap ve köfteleri gören Melo haklılığımı kabul edip, soğuk bir frappe içip Türklerle bi iki hasbihal edip ayrılmaya razı oldu:)
Platini'den tekrar otobüse binip şehir merkezinde indik. Elefherias Meydanı'na gidip biraz alışveriş yapıp Kos'ta son yemeğimiz için Caravelle'nin bu sefer diğer şubesinin olanının yolunu tuttuk.
Bu sefer bir değişiklik yapıp Yunan tabağı ve deniz ürünleri istedik. Caravelle bizim gönlümüzd egerçekten taht kurdu. Her ne kadar Yunan tabağındaki her şey bize oldukça tanıdık gelse de onların yorumuyla tatmak da fena olmadı.
Caravelle'de güzel vakit geçirdikten sonra artık Bodrum dönüşümüzün vakti gelmişti. Çantalarımızı alıp, limana gidip gemimize bindik. Ancak neden olduğunu bir türlü anlamadığımız bir beklemeyle yaklaşık 1 saat geç hareket ettik.
Bodrum'a ulaştığımızda gelirken kaldığımız pansiyona gidip yerleştik yine. Baya baya yorgun olduğumuzdan ve uçağımız sabah çok erken olduğundan odada biraz dinlenip sonra dışarı çıktık.
Bodrum sokaklarında yine iğne atsan yere düşmez bir kalabalık vardı.
Akşamı Bodrum sokaklarında ezilmemeye çalışarak geçirip gidip yattık. Pansiyon görevlisi 03:00'te bize taksi çağırdı ve Havaş'a binebileceğimiz Otogar'a gittik. Rotarsız bir şekilde uçağımıza binip İstanbul'a döndük.
Biz Yunanistan'ı çok sevdik ama bu gezi bizim için biraz yorucuoldu. Kendime ve okuyanlara tavsiyem o kadar çok ada bir haftada görülmez, zorlama::)
Bu satırları 2015 Şubat ayında yazıyorum ve Mayıs ayı için Sakız Adası'na gitmek için İzmir'e uçak bileti aldık. Bu sefer tek ada tabiki:)
Hacer